Özgür Yazılımı Seviyoruz, Değil Mi?

Özgür yazılım dediğiniz sadece Linux, Linux dediğiniz de sadece Pardus değildir. Bunu biliyor muydunuz?

Dün, Pardus Geliştirici Listesi'nde Semen CİRİT tarafından yazıldığı üzere; Pardus 2011 sürümü için herhangi bir güncelleme yapılmayacak. Bu, 2011 sürümünün "öldüğü" anlamına geliyor. Elimizde yeni bir sürüm haberi de yok. Bu durumda, "Pardus projesi öldü mü?" sorusu akıllara geliyor ki, bunu da zaman içerisinde göreceğiz.

Proje bu noktaya kadar nasıl geldi ayrı bir konu, ancak ben ayrı bir konudan bahsetmek istiyorum; her şey bitmedi arkadaşlar...

Şu an Özgürlükİçin.com'da, ilgili haberin başlığı altında yazılan yorumlara, Kullanıcı Listesi'nde yazılanlara ve Twitter'da yazılanlara bakıyorum da, biraz üzülüyorum. Bazı şeyler pek anlaşılamamış.

Pardus projesi olur da tam anlamıyla sonlanırsa, hiç kimse Windows kullanmak zorunda değil. Hatırlamaya çalışın; Ubuntu, Mint, Fedora ve daha onlarca Linux dağıtımı mevcut; bunları da kullanabilisiniz. Hatırlamaya çalışın; Mozilla Firefox, LibreOffice, ClementinePidginBlender, GiMP, Audacity, Scribus ve daha onlarca özgür yazılımı dilediğiniz işletim sisteminde özgürce kullanabilirsiniz. Yıllar boyunca yayınladığımız e-dergiler ile, podcast'ler ile bahsetmek istediğimiz şey; sanırım "özgür yazılımın her platformda varolabildiği" ve kullanıcıların bu felsefeyi benimsemesiydi.

Bunları unutmayın.

Kendi adıma konuşayım. Son iki yıldır ağırlıklı olarak Mac OS X üzerinde çalışıyorum ki okulumda kullandığım uygululamalar bana bunu gerektiriyor. Buna karşın Mozilla FirefoxLibreOfficeClementine ve Audacity gibi uygulamalar hâlâ gündelik bilgisayar kullanımımda elimin altındaki uygulamalar. Özgür yazılım kullanmak sadece "inadına" Linux kullanmak olmamalı. Gerektiğinde "Microsoft Office var abi crack'li son sürüm, ister misin?" diyen arkadaşına "LibreOffice candır, korsana gerek yok." diyebilmektir.

Gerek e-dergi'de, gerek forumlarda Pardus'a katkı sağlamışsak ve bu yaptıklarımızla insanlara sadece Linux'u değil, diğer özgür yazılımları da sevdirebildiysek gene de bir şeyler başarmışızdır.

Bundan sonrası için Pardus adına bir tahminde bulunabilmek güç; kendi adıma yapabileceğim tek şey, sevindirici haberleri beklemek.

Bugüne kadar projeye gram yardımı dokunmamış, ancak rakı masasında ülkeyi kurtarır gibi ekran başında Pardus'u kurtarabilecek tek insanmış rolünde ahkâm kesenlere de buradan selam ediyorum; biz bir tuğla koyduk, sen neredeydin?

Son anına kadar IRC kanalından forumlara, e-dergi'yi okuyan ve e-dergi'ye yazanlardan oyun sunucusunda bizleri yalnız bırakmayanlara kadar herkese teşekkürler. Unutmayın; özgür yazılım aynı zamanda bir felsefedir.

Yorumlar

aydın altındağ dedi ki…
Bahsettiğiniz özgür yazılımları bizler Pardus altında kulanlanmyı daha çok sevdik bu ülkede ilk kez Pardus sayesinde bir linux dağıtımı bilgisayarına kurmuş ve bu dünya ile tanışmış onca kulanıncı nolacak proje sona ererse bu büyük bir hayak kırıklığı olmazmı onları tekrar kaçak yazılımlara lisans bedellerine geri itmiş olmazmıyız
bu ayrıca bu projede biri bir çalışan destek onca insanın emeği çöpe atılmış onlara haksızlık yapılmış olmazmı ve ülkedeki özgür yazılım camiasına bir darbe inmiş olmazmı hala inatla fedore ubuntu rethat debian kullanın denilmesinde sinir oluyorum ben bizim insanımızın yaptığı yazılımları kullanmak istiyorum Pardus kullanırken ve özgür yazılımları Pardus altında çalıştırırken aldığım keyfi hiçbir linux dağıtımında alacağımı sanmıyorum umdum azalıyor ama Pardus projesi umarım son bulmaz ve hala bu topluluğun yeni dağıtım yapmak fikrini yeterince benimsememiş olması bu yönde bir çalışma yapmayıp topu birbirne atması hazırda var onu kullanın demesi sinir bozucu proje sona ermese bile yeni bir dağıtım yapmak tübitakın ve brokrasinin kısıtlayıcılığından kurtulmak bu ülkede toplumun herkesiminde özgür yazılım bilincinin gelişmesi camianın büyümesi ve ülkeye sağlayacağı faydalarının farkına varılması ve somut adımlar atılmasını istiyorum işi bilenlerin en kısa zamanda akıllanması dileklerimle sarsılın ve kendinize gelin artık ortada top çevirmeyi bırakın saygı ve selamlarımla
Adsız dedi ki…
Sorun sadece özgür yazılım konusu değil. Elbette başka dağıtımlar var; ama Pardus'u bizim olarak gördük. Ona harcanan emeğe, geliştirenlere saygi duyduk. Bizim, Türkiye'nin diye gurur duyduk. Ne güzel gelişiyor, yayılıyor diye mutlu olduk. Benim gibi basit bir kullanıcı, Pardus sayesinde linux kullanıcısı oldu. Çevremdekilere de kullanmaları için üsteledim. Benim katkım da bu kadardı, ne yapayım.

Pardus, bir gün okullara girecek, resmi dairelerde kullanılacak derken şu hale bir bakın. Benim, şimdi, bu işte Windows'un devletin ilgili kademesindekilerle ortak bir çıkar ilişkisi olmalı, diye bir komplo teorisi aklıma gelse yanlış mı?


Sezai Oktay
Ali E. İMREK dedi ki…
Kendi adıma sorun ettiğim şey bizlerin ne kullanacağı değil, kamu kurumları...
Deniz Ege Tunçay dedi ki…
2006'nın sonlarında, 2007'nin başlarında Galatasaray Üniversitesi'nde okuyan bir arkadaşım "buradaki bilgisayarlarda Fedora diye bir şey var" dediğini hatırlar gibiyim. Hemen internette bir araştırma yaptım, Fazlamesai.net'te yer ilgili bir haberi [1] okudum ki, haberin altında yer alan -Chriseba kullanıcı adıyla yazılan- ilk yorum [2] da gene bana ait.

Durum şu ki, ya üniversite bünyesi içerisinde ya da dışarıdan bir hizmetle bir üniversitede bu iş yürütülebilmiş. Ama Fedora, ama Pardus değil. Destek sağlayan kurumlar ve kişiler... Bu konuda bir fikir sahibi olmadığım için bilmeden konuşmak istemiyorum. Ama bir tahminde bulunmamı isterseniz; Microsoft ürünlerine teknik destek ve hizmet sağlayanların üçte biri kadarı da yok özgür yazılım ürünleriyle destek sağlayan.


Galiba bir "ekosistem" oluşturmaktan söz edilirken sonucun az evvel bahsettiğim noktaya bağlanması gerekiyordu. Öyle veya böyle, işler istenildiği gibi gidemedi.

Kendi adıma konuşayım, Pardus'tan önce iki farklı Linux dağıtımı kullanmıştım ve alışma sürecini de başarıyla atlatamamıştım. Özgür yazılımın ne olduğunu ve güzelliğini ben de bir çok kişiyle beraber Pardus kullanarak keşfettim ve en güzeli de benim gibi bir toplulukla beraber sürekli paylaşım içerisinde bulunduk. Şimdi ise projelerim gereği Mac OS X kullanıyorum, ama üzerinde kullanabildiğim kadar da "özgür yazılım" kullanıyorum. "Beleş" oldukları için değil, "özgür" oldukları için ve güvenilir oldukları için. Benim kafama bu bilinç yerleştikten sonra başka bir yerli dağıtımı projesi çıksın, ben ona da desteğimi veririm.

Pardus adına yapılan her şeyin de boşa gittiğini düşünmüyorum. Evet, PiSi paketlerini kullanan bir dağıtım daha yok, Pardus'tan çatallanmış bir dağıtım daha yok. Ama Pardus'un yükselişi döneminde edindiği topluluğun el attığı bir KDE4 Yerelleştirme hadisesi var. Bu topluluk gazını alamadı, Gnome 3'e de el attı. Ve bu topluluk da sadece Pardus ile oluşmadı, ne mutlu ki bir de Ubuntu topluluğu vardı. KDE için yamalar yazıldı, bunlar ana sürüme dahil edildi. Daha da uzayabilir bu yazdıklarım.

Gökmen Göksel'in yazdığı bir twit'inde [3] söylediği "alın, kodlar orada" sözü, belki son kullanıcı için değil ama hevesli olan insanları dürtmesi gereken bir ifade. Zaten açık kaynak kodlu bir projeden bahsediyoruz, değerlendirilmek istediği sürece harcanan bütün emek orada duruyor. Kullanmak isteyenden saklanmıyor veya yok edilmedi tüm bu çalışmalar.


[1] http://goo.gl/ru6s4
[2] http://goo.gl/7k5gE
[3] http://goo.gl/OOzFW
Deniz Ege Tunçay dedi ki…
Aydın Altındağ, "bizim insanımızın yaptığı yazılımı" kullanmak istiyorum demişsin ama, Pardus geliştiricilerinin katkılarını hafife almıyor olsam da kimse oturup Linux'u baştan yazmadı. Evet, başta PiSi olmak üzere çok sağlam "Türk işi" bir yapı var ortada. Ama ben özgür yazılımın ulusal bir tarafı olmadığını düşünüyorum. PiSi'yi de ortaya çıkarttıklarında bunu elin Fransızı da kullanabilirdi, adını değiştirebilir, geliştirebilirdi.

Pardus projesi sonra erdiyse ve kurumlarda gene Windows'a döneceklerse, en azından Microsoft Office'e deli gibi para akıtacaklarına bir LibreOffice gerçeğini hatırlarlar. "Arkadaşlar Pardus'ta şunu kullanıyorduk, yok mudur bunun Windows'ta çalışanı" der, eğer gerçekten korsan sürüm kullanmaktan rahatsızlık duyuyorsa ve gerçekçi bir çözüm arıyorsa. Aksi durumda zaten Pardus projesi yerli yerindeyken "korsanı var Windows'un, biz iyiyiz böyle" diyorsa, kurumsal açıdan benim o adama faydam baştan beri yok, çünkü adamın bana ihtiyacı yok, demektir.

Sezai Oktay, dediklerinde haklısın. Her ne kadar "özgür yazılımın ulusalcılığı olmaz" diyorsam da, kullandığım platformda Türkçe konuşup Türkçe anlayabilen, sohbet edebildiğim bir insanın katkısı olması da ayrı bir güzellik. Kendi adıma, komplo teorileri üzerinde düşünmeyi çoktan bıraktım. Çünkü detayları bilmediğimiz sürece gerçekçi bir sonuca varamayan tartışmalar dönüp duracak ama varacağımız sonuç hep aynı olacaktır; biten bitmiş, giden gitmiş olur.

Ali Erkan İmrek, bireysel kullanıcılar olarak kendimize her zaman bir çözüm yolu bulabilmemiz mümkün. Ancak Tübitak - Bilgem'in sayfasından [4] bir alıntı yaparak bir sonuca varmak istiyorum; "Pardus, 2003 yılında özellikle ulusal güvenlik ve teknolojik bağımsızlık bağlamında duyulan gereksinim üzerine, Başbakanlık tarafından TÜBİTAK BİLGEM’nin görevlendirilmesi ile başladı." Projenin başlangıcı bu cümleyle özetleniyor. Bellki ki yukarlardan birileri artık bu projeye gereksinim olmadığını düşünüyor olmalı ki bu belirsizlikten ötürü bizim gibi kaygı duymuyor. Diyeceğim odur ki; konuya hakim birer bilgisayar kullanıcısı ve duyarlı birer vatandaş olarak duruma tepki gösterebilir; eleştirebilir, karşı çıkabiliriz. Ve onlarda da bize karşı duyarlılarsa bizi duyacaklardır, bizi düşünerek karar vereceklerdir. Onların bize sunabileceği bir çözüm yok ise, ancak kendi imkânlarımızda kendi çözümlerimizi üretebiliriz. Bu bireysel açıdan olur, kurumsal açıdan olur.

[4] http://goo.gl/7TvPD